“FARKININ FARKINDAYIZ..” BÜYÜK MARKET VE ZİNCİR MARKETLER ARTIK YÖRESEL ÜRÜN SATMAK ZORUNDA
Ülkemiz Coğrafi işaretler yönünden oldukça zengindir. Coğrafi İşaretin tanımına baktığımız zaman ise belirgin bir niteliği, ünü veya diğer özellikleri itibariyle kökenin bulunduğu bir yöre, alan, bölge veya ülke ile özdeşleşmiş bir ürünü gösteren işaretler kapsamında yer almasıdır.
Ülkemizde coğrafi işaretler Menşe, Mahreç ve Geleneksel Ürün olmak üzere üç ayrı grupta koruması sağlanabilmektedir. Menşe işaretli tescil talepli başvurular için; ürünün Üretim- İşleme ve hazırlama süreçlerinin tanımlanmış coğrafi alanda gerçekleşmesi gerekmektedir. Menşe işaretli coğrafi işaretlere Safranbolu Safranı, Giresun Tombul Fındığı, Malatya Kayısısı, Afyon Kaymağını ….. örnek olarak verebilmemiz mümkündür. Mahreç işaretli tescil talepli başvurularda ise Ürünün, Üretim- İşleme veya hazırlama aşamalarından en az birinin tanımlanmış coğrafi alanda gerçekleşmesi gerekmektedir. Mahreç işaretli coğrafi işaretlere Safranbolu Lokumu, Beypazarı Kurusu, Antakya Künefesi, Bafra Pidesini….. örnek olarak verebilir. Geleneksel Ürün tescil talepli başvurular için ; Menşe adı veya mahreç işareti kapsamına girmeyen ve ilgili piyasada bir ürünü tarif etmek için geleneksel olarak en az otuz yıl süreyle kullanıldığı kanıtlanan aynı zamanda geleneksel üretim veya işleme yönteminin geleneksel bileşimlerden kaynaklanan ve geleneksel hammadde veya malzemeden üretilmiş olması gerekmektedir. Geleneksel Ürün işaretlerine Çullu börek, Hamsili ekmek, Laz böreğini örnek olarak verebilmek mümkündür.
Ülkemizde coğrafi işaret başvuru sahiplerine bakıldığında Ticaret ve Sanayi odaları ile Borsaların çoğunlukta olduğu görülmekte olup onları takip eden sıralamada belediyelerin, valiliklerin ve derneklerin sırayı aldığı saptanmaktadır.
Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde ve 10 Ocak 2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu kapsamında koruma altına alınmamış fazlası ile coğrafi işaretlerimiz ve geleneksel ürünlerimiz bulunmaktadır. Zira verilere göre ülkemizde coğrafi işaret tescili ile koruma alabilecek 3 bin üzerinde ürünlerden söz edilmektedir. Söz konusu bu ürün potansiyelinden şu ana kadar tescil edilmiş 209 adet ve tescil müracaatı yapılmış ancak sonuçlanmamış 373 adet coğrafi işaretlerimiz bulunmaktadır.
Avrupa Birliği’nde (AB) tescil edilebilecek nitelikte birçok yöresel ürün yani coğrafi işareti bulunan Ülkemiz, girişimde bulunulup gerekli işlemlerin yapılmaması nedeniyle bu alanda birçok ülkenin gerisinde kalmaktadır.
Coğrafi işaretlerin tescili yoluyla korunması, geliştirilmesi ve gelecek nesillere aktarılması gerekmektedir. Bu bakımdan coğrafi işaretlerin rolü çok önemli olup üreticileri ve tüketicileri haksız rekabete karşı koruyan önemli bir araçtır.
Coğrafi İşaretlerin Türk Patent ‘den tescili aldıktan sonra hazırlanacak dosyayla AB Komisyonu’na başvurusu yapılabilmektedir. Ülkemizin ve milli değerlerimizin tanıtılması ve ürünlerimizin pazarlanması alanında önemli bir adım da AB Komisyonunda yapılan başvurulardır. Söz konusu başvurular hem iktisadi hayatta hem de sosyal hayatta belli bir hareketliliği ve ürünlere sahiplenmeyi sağlamaktadır. Aynı zamanda bilinçlenmenin oluşturulmasını ve farkındalığın yaratılarak bölgesel kalkınmayı sağlanması adına ve üreticilerimizin refah seviyesinin artması için de umut verici önemli bir adımdır. Bu bağlamda Ülkemizdeki kurum ve kuruluşlara önemli görev düşmektedir.
Ülkemizde coğrafi işaret tescili yapılmış 209 üründen şu ana kadar Antep Baklavası, Aydın inciri, Aydın Kestanesi, Afyon sucuğu ve Afyon Pastırması, Malatya Kayısı, İnegöl Köftesi , Bayramiç Beyazı, Taşköprü Sarımsağı, Kayseri Pastırması, Kayseri Sucuğu, Kayseri Mantısı, ile Antepfıstığı olmak üzere 13 ürünümüz için AB Komisyonu’na başvurusu yapılmış bulunmaktadır. Yapılan bu başvurulardan “Antep Baklavası”, “Aydın İnciri’ ve “Malatya Kayısısı” nın AB Komisyonunda tescilleri yapılmış olup diğer başvuruların tescili için inceleme süreçleri devam etmektedir.
Yapılan bu başvurular yeterli olmayıp diğer coğrafi işaret tescili bulunan ürünler için de AB Komisyonuna tescil girişimlerinin yapılması ülkemiz adına önem arz etmektedir. Sınır komşumuz olan Yunanistan’ın 101 tane AB’ de tescilli ürünü bulunmaktadır. Kıbrıs’ın bu statüde 2 ürünü bulunur iken Avrupa’ya göz attığımızda Fransa’nın 226, İtalya’nın 280 tane AB tescilli ürününün bulunduğunu görülmektedir. Tüm bunların yanında bizim yalnızca tescil edilen üç coğrafi işaretimiz dahil olmak üzere 13 ürünümüzün de AB Komisyonuna tescili için başvurusu yapılması yeterli değildir. Coğrafi işaretlerimizin farklı ülkelerde taklitlerinin yapılmasının kısacası haksız rekabetin önüne biran önce geçe bilmek adına başvuru sayılarımızın artırılması büyük önem arz etmektedir.
Hatta bunun en güzel çözüm süreci de Türkiye’nin Lizbon Antlaşmasına taraf olması ile birlikte ikili antlaşmaların yolu açılacak olup Avrupa Birliğinin Coğrafi İşaretler Hakkında ki İşleyişi açısından yasal bir dayanak elde edecek olan ülkemizin tespit edeceği ülke ile ve tespit edeceği COĞRAFİ İŞARETLER İÇİN GEREKLİ PROTOKOLÜN YAPILMASI sağlanmalıdır. Netice itibari ile Lizbon Antlaşması AB’de uygulanan bir karar alma prosedürü olup ikili antlaşmalarda güçlendirilmiş işbirliği açısından ÖNEMLİDİR.
Diğer bir husus ise başvuru sahipleri tarafından yapılan girişim ile birlikte Coğrafi işaretlerimizin Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından ülkemizde tescili yapıldıktan sonra Uluslararası Platformlara taşınabilmesi için yarar sağlayacak ve dayanışma yaratacak olan Uluslararası Coğrafi İşaretler Araştırma Ağı (OrıGIn) e üye olmalarıdır. Söz konusu araştırma ağı 2003 yılında Cenevre’de kurulmuş olup ağın menşe 40 ülkeden ve diğer Coğrafi İşaret ile ilgili kurumları ile birlikte 400 üyesi bulunmakta ve hedef olarak Ulusal, bölgesel ve uluslararası düzeyde Coğrafi İşaretlerin üretici, topluluklar arasında sürdürülebilirliği ile kalkınmasını amaçlamaktadır.
Ülkemizde OriGIn e ( Uluslararası Coğrafi İşaretler Ağı Örgütü ) üye olan özel ve tüzel kişiler ise ; Erzincan Ticaret Odası, İzmir Ticaret Borsası, Aydın Ticaret Borsası, Erzurum Ticaret Borsası, Malatya Ticaret ve Sanayi Odası, Yücita, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), Özener Patent, Geleneksel Alkollü İçki Üreticileri Derneği (GİSDER) , Alaşehir Ticaret Borsası, Antakya Ticaret ve Sanayi Odası, Edremit Ticaret Odası olmak üzere 12 üyesi bulunmaktadır. www.origin-gi.com adresinden gerekli bilgilere ulaşılması mümkündür.
Aynı zamanda ağın içerisinde İspanya, İtalya, Colombia, Meksika, Kanada, Belçika, A.B.D ve hemen arkasından Türkiye, Taylan ve Almanya olmak üzere 10 ülkeden 10 seçkin hukuk firmalarının üyeliği bulunmaktadır. Ülkemiz nezdinde ise ilk hukuk firması olarak 31.03.2016 tarihinde ÖZENER PATENT’in üyeliği gerçekleşmiştir. Burada ki amaç ise uluslararası platformlarda coğrafi işaretlerin haksız rekabet ile karşı karşıya kalmaları durumunda müdahil olabilmek ile birlikte söz konusu haksız rekabetin önüne geçebilmektir.
10.01.2017 tarih ve 29944 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 49. Maddesine istinaden,” Coğrafi İşaret Tescil Belgesi” alan kurumların her yıl coğrafi işaretin tescil belgesinde olan şartnamesi kapsamında denetimini yapması zorunlu hale getirilmiştir. Tescilli coğrafi işaretlerin Kanun kapsamında denetim raporları 10 Ocak 2018 tarihine kadar Türk Patent ve Marka Kurumu’na sunulması zorunludur. Denetimi gerçekleşen coğrafi işaretlerin tescil ettiren tarafından üretici sayıları ile birlikte Türk Patent ve Marka Kurumu’na her yıl rapor halinde sunulması gerekmektedir. Şayet söz konusu denetim raporunun sunulmaması durumunda ise tescil ettirenin değişmesi ve hatta coğrafi işaret hakkının sona ermesi dahi mümkündür.
Ülkemizde 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu Kapsamında ilk denetim, koruması 22.05.2006 tarihinde sağlanan “Safranbolu Lokumu” ile 21.05.2009 tarihinde koruması sağlanan “Safranbolu Safranı” ibareli coğrafi işaretlerimizin 19-20-21 Temmuz 2017 tarihleri arasında gerçekleşmiştir.
Bu denetimlerin tescil sahipleri açısından bir ilk olması diğer tescil edilmiş coğrafi işaretlerimizin, denetimleri için de örnek teşkil etmektedir. Denetimde asıl hedef tescil belgesinde ki şartnameye uygun olarak üretim yapan gerçek üreticilerin korunması, Coğrafi işaretin gerçek değerinde satışa sunulması, buna bağlı olarak coğrafi işaretlerin marka değerinin saptanması, bilinçli tüketici profilinin oluşturulması, orijinalinden uzak olan ancak coğrafi işaretin ismini kullanan ve gerçek olmayan üreticiler ile mücadele edilerek bir mirasın ve tarihi kültürün gelecek nesillere güvenli bir şekilde aktarılmasıdır. Diğer önemli bir husus ise coğrafi işaretlere hak ettiği değeri verebilmektedir.
6585 Sayılı “Perakende Ticareti Düzenleyen Kanun” dahilinde de büyük marketler ve market zincirlerinin, satış alanlarının en az yüzde birlik bölümünün yöresel ürünlere ayrılması şartı konulmuştur. Bu bağlamda büyük market ve zincir marketlerin satış alanlarında yöresel ürünlerin satışa sunulması sağlanmakta ve düzenlemeye uymayan işletmelere ise idari para cezası uygulanacağı belirtilmiştir.
Görülen o ki “BİR MİRASIN VE TARİHİ KÜLTÜRÜN GELECEK NESİLLERE ULAŞTIRILMASI İÇİN COĞRAFİ İŞARETLERİMİZE HEP BİRLİKTE SAHİP ” çıkmamız gerekmektedir.
Huriye Kayabaşı ÖZENER
ÖZENER Patent Yönetim Kurulu Başkanı
Uluslararası Coğrafi İşaretler Araştırma Üyesi (OrıGIn)
